Yazılar

Süper Anne

 

 

 

 

 

 

 

 

Bazı günlerde süper anne olmanın ne demek olduğunu unutuyorum. Yataktan çıkmak, hatta tek bir ses bile duymak istemiyorum. Saatler ve saatler süren bir sessizlik. Sanki bu bir şeyi değiştirebilirmiş gibi. Bugün o günlerden biri. O yüzden, hazır Bade uyuyorken olabildiğince erken kalkmam lazım ki kendime biraz vakit ayırabileyim, kendime gelebileyim. Ama bu sadece yarım saat sürüyor. Çünkü normalde en az saat 09.30′ a kadar uyuyan Bade bir şekilde kalktığımı hissediyor ve koşup kollarıma atlıyor. Benim sevgili küçük canavarım. Ve uykulu gülümsemesiyle beni bir anda yine süper anneye dönüştürüyor. Her zamanki gibi…

Minik bir diyabetlinin annesi olmak demek süper güçlerinizin olması demektir.Ben gece üç kez kalkıp çocuğunuzun kan şekerini kontrol etmeyi; günde en az 10 kez onun minik parmaklarını delmek zorunda kalmayı ve hala gülümseyebilmeyi; uyandığınızda çocuğunuzu komada bulabilme riskiniz olduğu için asla uyuyakalmak gibi bir lüksünüzün olmamasını ama yine de enerjik hissedebilmeyi süper güç olarak adlandırıyorum. Bu hastalık hem bir nimet, hem de bir lanettir. Lanettir, çünkü ömür boyunca sizinle olacaktır ve bedeli ne olursa olsun onunla yaşamak zorundasınızdır. Nimettir çünkü sizi inanılmaz güçlü biri yapar.
Diyabet hayatımıza girmeden önce ben tamamen farklı bir insandım. Sık sık surat asar ve diğer insanların düşüncelerine ve yaptıklarına gereğinden fazla önem verirdim. “X beni kıskanıyor ve dedikodumu yapıyor”, “Y arkadaşımmış gibi davranıp bana ihanet etti” ya da “Z mutsuz görünüyor- acaba onu üzecek birşey mi yaptım?” gibi düşüncelerin hepsi bir anda yok oldu. Tek bildiğim X dedikodusunu yapabileceği başka birini bulup zavallı yalnız hayatına aynen devam edebilir, Y her zaman ihanet edecek başkasını bulacaktır ve Z bana adanmış evrensel nitelikte bir nefret kulübü kurabilir ve benim umurumda bile olmaz. Bir sağlık sorunu kesinlikle hayattaki önceliklerinizi değiştiriyor. Bunu şikayet etmek için söylemiyorum, daha kötü şeylerin olabileceğini öğrenecek kadar hastanelerde bulundum. Ve inanın bundan bile daha kötü şeyler var. Gerçek ve çıkarsız sevgiden mahrum olmak: işte hayatın asıl trajedisi budur! O yüzden, kendinizden daha çok sevdiğiniz biri varsa eğer çok mutlu olun, ve bu soğuk, yağmurlu Pazartesi gününde sadece bu duyguyu hissedebilmek için bile olsa, sadece nefes alma lüksünüz olduğu ve buna değdiği için gülümseyin.

 

 

Write a comment