Aklımda o kadar çok tarif, o kadar çok proje var ki. Bazen düşüncelerimin ve ani fikirlerimin hızına
yetişemiyorum ve düzgün bir şekilde not almazsam da hepsini unutuyorum.
Aldığım sayısız yorum, mesaj, teşekkür ve teşvikten sonra, ilk yemek kitabım üzerinde çalışmaya başladığımı müjdelemek isterim.
Geçen gece, denizden gelen ani bir rüzgara şahit olduk. Kapılarımız, camlarımız ani rüzgarın etkisiyle çarpmaya başladı ve evimizin bulunduğu cadde bir sürü kuru yaprakla doldu. Mimaroba’da sonbahar resmen başladı.
Eskiden, ben çocukken oturduğumuz Florya’daki evimizin bahçesinde kocaman bir ceviz ağacı vardı. Alçak garaj damına dökülen cevizleri ayıklar, karnım patlayıncaya dek taze ceviz yerdim.
” Dün olmadık bir anda İstanbul’dan çekip gitmek fikri geldi aklıma. Bu fikir oldukça klişe, öyle değil mi? Eminim çoğu kişi hayatının bir noktasında mutlaka aynı şeyi aklından geçirmiştir.
Anne olmanın gizemli bir tarafı var. Daha önce bahsetmiş miydim şu an hatırlamıyorum ama Bade’ye Tip 1 diyabet tanısı konulmadan önce gece sık sık odasına gidip nefesini kontrol ettiğimi hatırlıyorum.







